Çoğu sporcu sakatlık sonrasında benzer tepkiler verir ve bu tepkiler sporcudan sporcuya değişse bile yaşadıkları süreç genellikle şu şekilde ilerler; inkâr, kızgınlık, depresyon, kabullenme ve yeniden toparlanmadır.
Son zamanlarda birçok tenisçinin yaşadığı sakatlıklardan dolayı turnuvalardan çekildiklerini ve hatta sezonu kapattıklarını görüyoruz. Dünya 5 numarası Rafael Nadal ayağındaki sakatlık sebebiyle Tokyo 2020 Olimpiyatları’ndan çekilmiş ve sakatlığının artması sebebiyle ve kendisini engelleyecek noktaya gelmemesi için Toronto’dan sonra yaptığı açıklamada; “Bilindiği üzere sakatlığım birkaç aydır var. Bir yıl kaçırdıktan sonra bu yıl oynamamak zor; ama şu an durum bu, geri dönüp daha iyi olmanın yollarının bulmam gerek. Günün sonunda benim için en önemli şey tenis oynamaktan zevk almak. Bugün bu acıyla tadını çıkaramıyorum ve savaşmam gereken şeyler için bu durumda mücadele edebileceğimi sanmıyorum” diye konuştu.
Nadal, sonraki günlerde ise sezonun son Grand Slam’i olan ABD Açık’a da katılamayacağını ve 2021 yılının sonuna kadar kortlardan uzak kalacağını açıkladı. Sakatlık sporun doğası gereği her zaman karşı karşıya kalınabilecek bir durumdur. Teniste sakatlanmayı çevremizdeki kişilere sorduğumuzda genellikle fiziksel olduğundan bahseder. Evet bu doğrudur; fakat bunun yanında psikolojik faktörlerin de sakatlıktaki rolünün farkına varmalıyız.
Teniste sakatlık yaşayan bir sporcuya baktığınızda her ne kadar fiziksel bir rahatsızlığı olsa da sporcu açısından hem zihinsel hem de fiziksel olan zorlu bir süreç başlamıştır. Sporcular, aileleri ve antrenörleri açısından kontrollerinde olmayan bir süreçle karşı karşıyadırlar. Dolayısıyla kendilerini zaman zaman kaygılı hissedebilirler.
PSİKOLOJİK FAKTÖRLERİN DETAYLARI
Sakatlık ve sakatlığın tedavisi sırasında psikolojik faktörler anahtar rol oynamaktadır. Bir tenisçi olarak sakatlık yaşadığınızda, kortlardan uzak kaldığınızda bir parçanız eksilmiş gibi hissetmeniz doğaldır. Psikolojik faktörlerin en başında stres yer almaktadır. Stresle beraber performans kaygısı, suçluluk, kızgınlık, kafa karışıklığı, güven eksikliği gibi duyguların yaşanması da normaldir.
Çoğu sporcu sakatlığa benzer tepkiler verir; ancak sporcuların içinde bulundukları gelişim ve toparlanma süreci değişkenlik gösterir. Bu tepkiler sporcudan sporcuya değişse bile yaşadıkları süreç genellikle şu şekilde ilerler; inkâr, kızgınlık, depresyon, kabullenme ve yeniden toparlanmadır.
Bu süreçleri yaşarken içinde bulundukları bu durumu anlamlandırmaya ve sorgulamaya başlarlar. Bu sorgulamalar ve belirsiz durum karşısında sporcuların zihinlerinde “İyileşebilecek miyim? Bu süreç nasıl ilerleyecek? Tekrar döndüğümde aynı oyunumu oynayabilecek miyim? gibi birçok sorunun cevabını bulmaya çalışmanın yarattığı stres ve kaygı otomatik olarak devreye girecektir. Bu durumda zihinlerinde beliren bu düşüncelere odaklanmak, onların zihinsel ve fiziksel olarak iyileşme süreçlerine yardımcı olmayacaktır.
Bu noktada sporculara kendi durumlarıyla ilgili gerçekçi bilgilere ulaşmalarını sağlamak ve kontrolünde olanlara odaklanmalarını desteklemek yardımcı olacaktır. Sporcuya bu süreçte ne kadar açık olunursa, o kadar kendisinin kabullenme süreci kolaylaşacak ve tedavi sürecindeki çabasına olumlu yansıyacaktır. Rehabilitasyon/iyileşme sürecinde, hedeflerinizi tekrar gözden geçirip, gerçekçi hedefler belirlemeniz ve bu hedeflerin günlük, haftalık ve sürece odaklı olması iyileşme sürecini olumlu yönde geçirmenizi destekleyecektir.
Büyük spor markalarında indirimler başladı… https://www.athleticzone.com.tr/
Kendi kendine olumlu konuşma, zihinde canlandırma (imgeleme) ve gevşeme egzersizlerini uygulayan sporcuların iyileşme süreçlerinin hızlandığı görülmektedir. Bununla beraber sporcunun motivasyon kaynaklarını kendine hatırlatması sürece devamlılığı açısından yardımcı olacaktır. Dolayısıyla sakatlık dönemlerinde ve sonrasında bütüncül yaklaşımda bulunulmalıdır. Sporcuların, doktor, fizyoterapist, kondisyoner, beslenme uzmanı ve bir spor psikoloğundan destek alması, iyileşme süreçlerinin daha sağlıklı ilerlemesini ve korta dönüşlerindeki adaptasyonlarını sağlamaları açısından da önemlidir.
*: Bu makale, Kort Dergisi’nin 35’inci sayısında yayımlanmıştır. Kort Dergisi’ni Turkcell Dergilik ve Türk Telekom e-dergi uygulamaları üzerinden de indirebilirsiniz…