ABD Açık’ın sıkı protokollerle birlikte yapılacak olması, WTA’in 2020 takvimini yayınlaması ve ATP’nin ekim ayının ortasına kadar turnuva takvimini açıklaması ile birlikte çoğunuzun aklındaki sorulara yenileri eklenmiş olabilir. ‘Hangi turnuvalara gitmeliyim?’, ‘Hangi ülkedeki turnuvalara gidersem virüs kapma olasılığım daha düşük olur?’, ‘Bu süreci kendi avantajıma çevirmek ve daha fazla puan kazanmak için ne yapmalıyım?’, ‘Bir süre turnuvalara katılmamak daha güvenli bir seçenek mi olur?’
Mart ayından beri turnuvaların ne zaman başlayacağına, antrenmanların nasıl devam edeceğine ve bu döneme nasıl adapte olunacağına dair büyük bir belirsizlik vardı. Haziran ayı içerisinde bir kısmınız memnun olarak, bir kısmınız da memnun olmayarak bu sorulara belli derecede cevaplar buldunuz. Fakat her ne kadar turnuva takvimlerinin belirli olduğu ve maçların yakın zamanda başlayacağı bir döneme giriş yapılmış olsa da belirsizliğin boyut değiştirdiği ve sizleri daha farklı yönlerden etkisi altına aldığı bir süreçteyiz.
Yeni normal olarak adlandırılan bu sürecin en önemli özelliklerinden biri seçim hakkınızın olması. Mart ayından itibaren turnuva oynama seçeneğiniz yok iken artık turnuva oynama seçeneğiniz var ve bu seçenek içinde de hepinizin kendi kararları devreye girecek. Bu hakka sahip olmak bir taraftan iyi hissettirirken, bir diğer taraftan da sizi daha çok ikilemde bıraktırıyor olabilir. ‘Sadece kendi ülkemdeki turnuvalara mı katılmalıyım? ‘Yoksa ben de geri kalmamak için uzaktaki turnuvaları da oynamalı mıyım?’ ‘Turnuvalar başlayınca biraz gözlemleyip bir sorun yoksa o zaman mı gitmeye başlamalıyım?’ Örneğin; Simona Halep güvenlik önemleri konusunda endişeler taşıdığı için 2020 yılında yalnızca Avrupa’daki turnuvalarda oynamayı tercih ederek net bir tutum sergiledi. Diğer bir taraftan, Rafael Nadal ABD Açık ile ilgili olarak şuan için net bir karar veremeyeceğini ve biraz bekleyerek virüsün gidişatına göre turnuvaya katılıp katılmayacağını belirtti.
Kiminiz Halep, kiminiz Nadal gibi düşünüyor olabilirsiniz. Hatta aklınızdaki bir çok ikilem, arada kalmışlık hali kaygı seviyenizi arttırmış olabilir, ki bu çok normaldir. Bu noktada, kaygıyı işlevsel tarafta tutmak için öncelikli olarak doğru bir seçimin, doğru bir yaşamın olmadığını bilmelisiniz. Bu süreçte bireysel kararlar çok önemli ve her karar o tenisçi özelinde doğru olabilir. Turnuva oynamak veya oynamamak, süreci bir süre gözlemlemek veya gözlemlememek, sadece kendi ülkenizde oynamak ya da oynamamak ile ilgili kafanızda soru işaretleri olabilir. Kendinize zaman vermek ve duygularınızın yoğun olduğu anlarda değil, daha sakin ve daha akılcı tarafınızı devreye soktuğunuzda turnuva takviminize yönelik bir karar vermek sizin özelinizde daha doğru ve sizin daha çok içinize sinen bir karar olacaktır.
Adım adım her şey belirli olmaya başlasa da gündemimizdeki en önemli konulardan bir diğeri ise; kontrol teması. Bu sebeple, yeni normal sürecinde boyut değiştiren belirsizlik ile baş edebilmek için psikolojik olarak esnek ve dayanıklı olmaya ve böylece adaptasyonu sağlamaya ihtiyacınız var. Sporcuların yani sizlerin dayanıklılık ve adapte olma becerileri aslında çok küçük yaşta kendiliğinden gelişmeye başlıyor ve vücudunuzdaki bir kas gibi seneler içerisinde maç öncesinde, esnasında veya sonrasında yaşadıklarınızla birlikte güçleniyor.
Örneğin; maçlarda kaygı yaratan veya beklenmedik durumlarda değişimi kabul etmeyi, o durum ile nasıl baş ederek en iyi performansınızı sergileyebileceğinizi zaman içinde değişime karşı esnekliğinizi ve kontrolsüz durumlara karşı dayanıklılığınızı geliştirdikçe daha rahat uygulayabiliyorsunuz. Tabi ki kendiliğinden zaman içinde gelişmesinin yanı sıra geliştirmek için kendi yapabilecekleriniz de var. Kendinize destek sistemi yaratmak, değişimleri kabul etmek, problem çözme becerilerinizi geliştirmek, başarısızlıklardan ders çıkarmak, mizah anlayışınızı güçlendirmek, kontrol edebildiğiniz alanlara odaklanmak ve gerekli noktalarda yardım istemek zihinsel dayanıklılığınızı ve psikolojik esnekliğinizi daha çok geliştirmenize büyük katkı sağlar.
Zihinsel dayanıklılığınızı daha çok geliştirmek için Covid-19 ile birlikte yaşadığımız yeni normal dönemini maçın içindeki belirsiz, kontrolümüzde olmayan durumlara benzetebiliriz. Bu sebeple, özellikle de bu dönemde kendi içinizde olan zihinsel dayanıklılığı ve psikolojik esnekliği fark edin, ortaya çıkarın. Turnuvalarla ilgili, alınan kararlar ile ilgili, Covid-19’un gündemi ile ilgili değişimler olmaya devam etse de bu değişimler içinde kendinize neyin daha iyi geleceğini, kendi tarafınızda bu durumu avantaja nasıl çevirebileceğinizi değerlendirin ve maçlarda belki de çok farkında olmadan geliştirdiğiniz zihinsel dayanıklılık kasınızı güçlendirmeye devam edin!
Berceste Şeber’in tüm yazıları için…
*: Bu makale ilk olarak, Kort Dergi’nin 28’inci sayısında yayımlanmıştır. Dergimizi Turkcell Dergilik ya da Türk Telekom e-dergi uygulamalarından da indirebilirsiniz.