2020’de 31-3’lük Tennis Europe karnesine sahip olan 14 yaşındaki Duru Söke: “Maça başlarken konsantrasyonumu hiç kaybetmiyorum. Bu durum aslında benim başarımın anahtarı. O ilk heyecanı atlatıp kendinizi maça verdiğiniz ve mücadeleden de vazgeçmediğiniz zaman başarı zaten geliyor.
RÖPORTAJ: SERDAR SÖZKESEN
– Pandemi sonrasındaki takvimi çok iyi kullandın ve Tennis Europe turnuvalarında adeta şov yaptın. Teklerde 6 final ve 5 şampiyonluk… Öncelikle, böyle bir başarıyı bekliyor muydun?
D.S.: Öncelikle turnuva planlamasını koçlarımızla birlikte yaptık ve bir hedef belirledik. Avrupa klasmanında ilk 20’de olmak gibi bir hayalimiz vardı ve sezon sonunda bunu başardık. Ekip olarak çok mutluyuz.
– Tennis Europe’da sezonu, dünya genelinde 14 numarada tamamladın. Bu başarı, gelişimin için şüphesiz sana güven vermiş olmalı…
D.S.: Oyunu yönetmeyi ve özgüvenimi seviyorum. Turnuvalarda başarılı oldukça açıkçası bu güven daha da arttı. Özellikle uluslararası üst yaş grubu turnuvalardaki başarılar, tenisteki gelişimimi ve güven duygumu çok ilerletti.
– 2020’de kort içinde neleri iyi yaptın da sadece 3 mağlubiyet aldın?
D.S.: Maça başlarken konsantrasyonumu hiç kaybetmiyorum. Bu durum aslında benim başarımın anahtarı diyebilirim. O ilk heyecanı atlatıp kendinizi maça verdiğiniz ve mücadeleden de vazgeçmediğiniz zaman başarı zaten geliyor.
– Yeni ve başarılı yüzlere fazlasıyla ihtiyacı olan Türk tenisinde Duru Söke’nin gerçek potansiyeli nedir? Kendini motive ettiği büyük hedefleri var mı?
D.S.: Adım adım hedeflerimiz var. İlk hedefimiz Tennis Europe’da ilk 20’ye girmekti ve bunu başardık. İkinci hedefimiz ITF Junior seviyesinde ilk 20 içine dahil olmak ve Junior Grand Slam’lere katılıp, en az yarı finale çıkmak. En büyük hedefimiz de WTA’de ilk 20 seviyesine çıkmak.
Bu hedef yolunda şimdiden tecrübe kazanmak için ITF 15K turnuvalarda yer almaya başladım. Güçlü rakiplerle kendimi test etmeye başladım. Özellikle sezonun son iki haftasında oynadığım rakiplerimle yaptığım mücadeleden hem kendim memnun kadım hem de koçlarım memnun kaldı. Rakiplerimden biri Polina Kudermetova idi. Kendisi, dünya 40 numarası Veronika Kudermetova’nın kardeşi. O da büyük hedefleri olan bir oyuncu. Aynı şekilde ITF Junior 1 numarası ve WTA’de ilk 300’de olan Diane Parry ile de karşılaştım. Benden 4-5 yaş büyük böyle değerli oyuncularla yaptığım maçlar sayesinde zamanla çok iyi yerlere geleceğime inanıyorum.
– 2020’de ailesine girdiğin MegaSaray Tenis Akademisi de sanırım sana uğurlu geldi. Kimlerle çalışıyorsun? Ne tür antrenmanlar yapıyorsun? Biraz da akademideki ortamını anlatır mısın?
D.S.: Uğurlu geldi demek mi doğru olur yoksa böyle bir sistem içerisinde başarılı oldum demek mi? Akademide her şey planlı ve programlı. Sabah kalkış saatimizden, akşam yatış saatine kadar her şey belirli bir düzene bağlı şekilde işliyor. Sıcak ve samimi bir ortam var. Yemeklere takım olarak katılıyoruz. Beslenmemiz kontrol altında. Maçlarda takım olarak destek olunuyor. Alaaddin Karagöz ve diğer hocalarımız sadece antrenman ve maçlarda değil, her zaman ilgileniyorlar.
Kondisyon çalışmalarımızı Metin Durmuşoğlu ile yapıyoruz. Antrenmanlarımızı bazen kortta bazen deniz kenarında kumsalda yapıyoruz. Yorucu ama eğlenceli. Bir de fizyoterapistimiz Metin Küçük var. Hiç durmuyor, en ufak bir sağlık sorunumuzda yanımızda. Bir de akademide İngilizce ve İspanyolca öğreniyoruz. İstediğimiz zaman ailemizi ziyaret ediyoruz, ama şu dönem turnuvalar yoğun olduğu için daha çok ailem yanıma geliyor.
– Biraz da 2021’deki takvimin hakkında konuşalım… 14 yaşındasın ve Tennis Europe’da hedeflediğin yere geldin. Bu yıl hangi turnuvalarda oynamayı düşünüyorsun?
D.S.: Yeni yılda ITF Junior ve Pro Tour olarak (ITF, 15K) oynamam yönünde bir planlama mevcut. Tennis Europe’a çok büyük ihtimalle katılmayacağım.
– 2020’de unutamadığın ve sen de izler bırakan bir anını sorsam…
D.S.: Katıldığım her turnuva, gittiğim her ülke her şehir ve seyahatler heyecan vericiydi. Hollanda’daki milli maçlar da çok güzeldi ama iki turnuvadan çok etkilendim. Biri Stockholm’de çeyrek final oynadığım geleneksel Kungens Kanna Süper Kategori turnuvasıydı. İsmimin, en iyi oyuncuların adının yazıldığı “Club 8” listesinde ömür boyu yer alacak olması gurur vericiydi.
Diğeri ise Moskova’daki Christmas Cup Süper Kategori turnuvası… Kendimi değerli bir oyuncu olarak hissettiğim çok profesyonel bir organizasyondu. Bu turnuvalarda kurulan dostluklar, hatıralar unutulacak gibi değil. İçimizden bazıları birkaç yıl sonra Grand Slam’lerde yer alacak, şampiyon olacak. Benim de hedefim adım adım bu yolda ilerlemek ve ülkemi en iyi şekilde temsil etmek.
Erkeklerde en beğendiğin oyuncu: Gael Monfils
Kadınlarda en beğendiğin oyuncu: Serena Williams
Favori Grand Slam’in: ABD Açık
Tek kelime ile tenis: Serüven
*: Bu röportaj ilk olarak Kort Dergi’nin 31’inci sayısında yayımlanmıştır. Kort Dergi’yi Turkcell Dergilik ve Türk Telekom e-dergi uygulamaları üzerinden de indirebilir; bilgisayar, tablet ya da cep telefonunuzdan istediğiniz zaman okuyabilirsiniz…