2020 Tokyo Olimpiyatları sonrası gerçekleşecek Tenis Federasyonu Başkanlığı için kulislerde isimleri geçen iki aday Osman Tural ve Murat Altun dergimiz aracılığıyla ‘resmen varım’ dedi.
Bir yanda 2008’de girdiği TTF’de 2012-14 yılları arasındaki başkanlık döneminde yaptığı icraatlarla iz bırakan Osman Tural… Diğer yanda 10 yıldır tenis camiasının içinde olan ve kuracağı sistem ile Türk tenisinde yeni bir sayfa açacağını söyleyen Av. Murat Altun…
Gelin iki başkan adayı Tural ve Altun’un dergimiz Kort’a yaptıkları adaylık açıklamaları, projeleri ve daha fazlasına geçelim….
RÖPORTAJ: TOLGA YENİGÜN
—————————————————————————————————————-
OSMAN TURAL
NEREDE KALMIŞTIK?
2012-2014 yılları arasında Tenis Federasyonu Başkanlığı yapan Osman Tural, “Ayrıldığım günden itibaren gerek senyör oyuncusu, gerekse bir ağabey olarak tenis ailesinin içerisinde olmaya devam ettim. Hem Tenis Federasyonu’ndaki eski çalışma arkadaşlarımız, hem de kulüp yöneticisi arkadaşlarımızın yoğun baskısı nedeniyle tekrar bu göreve talip oldum… Sahi nerede kalmıştık?” diyor.
4 yıllık aranın ardından Türkiye Tenis Federasyonu koltuğuna tekrar oturmayı kafasına koyan Osman Tural, Türk tenisinin dünü, bugünü, yarını adına düşüncelerini anlatırken, projelerinin ana hatlarını da Kort okurları ile paylaştı. Söz, Osman Tural’da…
Osman Tural kimdir?
12 Temmuz 1964’te Samsun’un Alaçam ilçesinde doğdu. 1986’da Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Sırasıyla, Durağan, Alacakaya, Yedisu, Karaisalı Kaymakamlıkları, Sivas Vali Yardımcılığı, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı görevlerinde bulundu. 2000 yılında İngiltere’ye giderek Sosyal Politika alanında master yaptı.
Ulaştırma Bakanlığı Bakan Danışmanlığı görevinde bulundu. 2003 yılında PTT Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu Üyeliği’ne atandı. 7 Haziran 2005’te PTT Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanlığı’na getirildi. 2012 yılında Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı seçildi. 15 Aralık 2014’te ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Danıştay üyeliğine atandı. Bu göreve gelmesi ile birlikte 20 Aralık 2014’te TTF başkanlığı görevinden istifa etti. 2019 yılında Danıştay’dan emekli olan Osman Tural evli ve 4 çocuk babasıdır.
– Türk tenisinin hali hazırdaki durumu hakkında düşüncelerinizi öğrenerek başlayabilir miyiz?
– Türk tenisinin ivmesi 2004 yılından itibaren sürekli olarak yukarı doğru oldu. Benim de yönetime girmiş olduğum 2008 Kasım ayından itibaren turnuva sayılarının arttırılması, kulüplerin maddi ve manevi olarak daha fazla desteklenmesi ve maksimum sayıda sporcunun profesyonel tenisi seçmeleri için yeni bir yapı oluşturuldu. Çok büyük organizasyonlara ev sahipliği yaptık. Ancak geldiğimiz noktada ilk 50, ilk 100 içerisinde hiçbir Türk sporcumuzun bulunmaması ilk 500 içerisindeki sporcularımızın da bir süredir gerekli atılımı yapamaması beni üzmektedir.
– Başkanlığa tekrar aday olma fikri nasıl oluştu? Sizi aday olmaya teşvik eden unsurlar neler oldu?
– Aralık 2014’de ‘Federasyon Başkanlığı’ görevini kendi rızam ile bırakmıştım. Yönetimdeki tecrübeli arkadaşlarımıza yenileri de eklendi ve güçlü bir ekip ile yola devam ettiler. Ayrıldığım günden itibaren yine tenisin içerisinde gerek senyör oyuncu olarak, gerekse bir ağabey olarak tenis ailesinin içerisinde olmaya devam ettim. Bu sırada gerek tenis camiasının içerisinden, gerekse de Tenis Federasyonu’ndaki eski çalışma arkadaşlarımız ve kulüp yöneticisi arkadaşlarımızın istekleri nedeniyle tekrar bu göreve talip oldum.
– Ekibinizde kimler var ve bu ekibi oluştururken nelere dikkat ettiniz?
– Ekibimizin içerisinde yıllarca Türk tenisine hizmet etmiş eski sporcular, yöneticilerin yanı sıra kendi iş dalında Türk tenisine katkı sağlayabilecek iş adamları, bürokratlar ve tenisin her kesiminden paydaş isimler yer almakta. Bize ve Türk tenisine katkı sağlayacak tüm dostlarımıza kapımız sonuna kadar açık. Kulüpler, akademiler, antrenörler, veliler… Onların destekleri olmadan sadece yönetim olarak başarı elde etmemiz mümkün olamaz.
TENİS LİGİ, YAPILMIŞ OLMAK İÇİN YAPILMASIN!
– Tenis liginin 8 yıl sonra tekrar düzenlenmiş olması hakkında düşünceleriniz nedir? Sizin bu konuda bir projeniz var mı? Bu yılki organizasyonu nasıl buldunuz?
– Tenis Ligi’nin sadece yapılmış olması için yapılmasına tabii ki karşıyım. Tüm yıla yayılan, sponsorların ve yayıncı kuruluşların destek verdiği, katılan kulüplerin ve sporcuların para kazanabildiği bir ligi tabii ki bende destekliyorum. Ancak 1 haftaya sıkışmış, en iyi oyuncularınızın katılmadığı bir Tenis Ligi’nin marka değeri olmadığı gibi gelişmesi de mümkün değil.
KULÜPLERE DESTEK OLACAĞIZ
– Tenis kulüplerinin içinde bulunduğu mevcut durum ve bu sorunların aşılması için ne gibi projeleriniz olacak?
– Tenis kulüplerine yönelik ödül yardım talimatı ilk kez benim başkanlığım döneminde hazırlandı ve bu yönetmeliğe göre başarılı sporcu yetiştiren kulüplere, fazla lisanslı sporcusu olan kulüplere, uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapan kulüplere, aynı zamanda başarılı sporculara belirlenen miktarlarda ödüller ve yardımlar yapıldı. Sponsorluk kapsamında alınan spor malzemeleri, kulüplerimize ücretsiz olarak gönderildi. Yeni dönemde de kulüplere maddi-manevi destek sağlamaya devam edeceğiz.
Birçok kulübün arazileri devlete ait ve sözleşmeleri ile sıkıntıları olduğunu biliyoruz, onların çözümü ve yenilenmesi için girişimlerde bulunacağız. Ayrıca yeni tenis kortları ve kulüplerin kurulmasını teşvik edeceğiz. Bu kapsamda belediyeler ve Milli Emlak ile görüşerek, tenise uygun arsalar bulup, bunların yap-işlet-devret modeli ile Türk tenisine kazandırılmasını sağlayacağız.
SPONSORLARIN YATIRIM YAPMASINI SAĞLAYACAĞIZ
– Spor sponsorluğu konusu çok büyük problem ve tenis de bunun en çok hissedildiği branşlardan biri. Sponsorlukları arttırmak adına neler yapacaksınız?
– Spor sponsorluğu maalesef ülkemizde sadece tenis branşı için değil diğer branşlar için de bir sorun olmaya devam ediyor. Futbolda bile hâlâ en büyük sponsorlukları, devlete ait şirketlerin yaptığını görüyoruz. Sponsorlar, görünürlük istiyor ve görünürlük olması için iyi bir televizyon yayın politikası gerekiyor. Tüm yıla yayılmış spor organizasyonları, bunları izleyen seyirciler, dolu tribünler ve televizyondan yayınlanmasıyla dünyada tenisin çok ciddi bir sponsorluk ve yayın geliri var. Günümüzde Grand Slam’lerin çok ciddi sponsorluk gelirleri var, biz de bu tür bir planlama ile sponsorların tenise daha fazla yatırım yapmasını sağlayacağız.
– Tenis sporu, tüm dünyada olduğu gibi futbol ve basketbolun, hatta voleybolun da arkasında geliyor. Siz bu sporu daha yukarılara taşımak, farkındalığı arttırmak için neler yapacaksınız?
– Sizin de dediğiniz gibi futbol ve basketbol gibi branşlar tüm dünyada daha büyük kitleler tarafından takip ediliyor. Daha öncede belirttiğim gibi, dünyadaki iyi örnekleri bir kez daha inceleyeceğiz. Dünyada her şey değiştiği gibi spor, reklam gibi alışkanlıklar ve iş yapış şekilleri de değişiyor, öncelikle bunlara ayak uyduracağız.
– Birkaç yıldır Türkiye’den dünya sıralamasında ilk 100’e, hatta ilk 150’ye girebilen bir tenisçi olmadı. Bunun sebepleri sizce nedir? Bu hedef doğrultusunda planlarınız nedir?
– Bugüne kadar teklerde Marsel İlhan ve Çağla Büyükakçay, çiftlerde ise İpek Soylu ilk 100’de yer alan 3 sporcumuz oldu. Kendilerine binlerce kez teşekkür ederiz. Elde ettikleri bu başarıları, Türk tenisi için gerçek dönüm noktaları olarak görebiliriz. Çok yetenekli ve başarılı tenisçilerimiz var ve bu sporcular epey gayret sarf ediyorlar. Şuna eminim ki çok yakın zamanda doğru planlama ve uzun süreli destek projeleri ile ilk 100 içerisinde birçok oyuncumuz olacak. Sporcularımıza, onların antrenörlerine ve kulüplerine sahip çıkmak, onların arkasında durmak bizim en önemli görevlerimizden birisi…
Ülkemizde tenisi daha popüler hale getirmek için ilk 100’de en az 5 sporcu, ilk 500’de ise en az 20-25 sporcu yetiştirmeniz ve onları da altyapıdan gelecek yeni sporcular ile desteklemeniz gerekiyor. Bizim daha başarılı, daha iyi klasmana sahip oyunculara ihtiyacımız var. Şu an ki sporcularımız elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor ve yıllardır çok çaba harcıyorlar. Onlara daha fazla destek sağlayacağız.
‘SOKAK TENİSİ’Nİ TEKRAR FAALİYETE GEÇİRECEĞİZ
– Tenisi Türkiye’nin dört bir yanına taşıyacağınız projeleriniz var mı?
– Yurt içerisinde bu güne kadar birçok proje yapıldı. Bunların bir çoğu benim dönemimde başlayan ve bugün geliştirilmeye devam eden projeler. ‘Doğu Ligi’ benim başkanlığım dönemimde çok az takımın katılımı ile başlamıştı, şimdi ise katılımın çok arttığını görüyoruz. Yine belediyeler ve valilikler ile yeni tesisler kazandırılması kapsamında İstanbul, Erzurum, Batman, G.Antep, Bursa, vb. illerde birçok tenis kortunu faaliyete soktuk. Bu projelere devam edeceğiz.
Okullar arası müsabakaların, üniversiteler arası turnuvaların sayısını arttırıp bunların tüm yıla yayılmasını planlayacağız. Malzeme yardımı ile tenisin her yerde oynanmasını sağlayacağız. Sokak tenisi projesini tekrar faaliyete alacağız. ‘Eğitim tırı’ ile tüm illeri dolaşıp tenis etkinlikleri düzenleyeceğiz. Bunlar gibi daha birçok projemiz bulunuyor.
– Türkiye’de uluslararası turnuva sayısını arttırma gibi bir misyonunuz olacak mı?
– Türkiye’deki uluslararası turnuva sayısı şu an gayet iyi sayılarda. Sadece 25 ve 60K turnuvalarının sayısı son yıllarda azalmıştı. Bunları tekrar takvime koyacağız. İlk 500’deki sporcularımızın kendi ülkemizde daha büyük turnuvalarda oynamalarını istiyoruz. İnsanlar da onların maçlarını izlemek istiyor. Şu anda yapılan para ödüllü turnuvalar; sponsorlar ve kulüplerin marifeti ile yapıldığı için Federasyon’a ek bir yük getirmeyi bırakın, ek katkı bile sağlıyor.
BİRER KELİMEYLE
– En beğendiğiniz kadın tenisçi?
– Serena Williams
– En beğendiğiniz erkek tenisçi?
– Roger Federer
– Favori Grand Slam’iniz?
– Roland Garros
– İki kelime ile tenis?
– Güzel spor
………………………………………………………………………..
MURAT ALTUN
“BİR HAYALİMİZ VAR”
Adaylık süreci öncesi ekip olarak, ince eleyip sık dokuduklarının altını çizen Av. Murat Altun, “Türk tenisine katkı sağlayacağımıza ve Türk tenisini geliştireceğimize olan inancımız bizi aday olmaya teşvik etti. Tenisimize ciddi bir ivme kazandıracak, kurumsal ve güncellenen başarıya odaklı bir sistem kuracağız. Bizim tenisi geliştirecek büyük hayallerimiz var” dedi.
Murat Altun kimdir?
Murat Altun, 1975 yılında Stuttgart / Almanya’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Altun, 19 yıldır serbest avukatlık yapıyor. İyi derecede İngilizce konuşan Murat Altun, 10 yıldır tenis oynuyor. Altun, evli ve 1 çocuk babası.
– Türk tenisinin hali hazırdaki durumu hakkında düşüncelerinizi öğrenerek başlayabilir miyiz?
Türk tenisinin hali hazırdaki durumunu sportif başarı ve yönetimsel olarak iki ayrı yönden ele almak gerektiğine inanıyorum.
Sportif başarı açısından; bugün ATP ve WTA klasmanında ilk 170 sırasında oyuncumuz bile yok. Büyükler ve Gençler kategorilerinde ise ailelerinin kişisel çabalarıyla başarılı olmaya çalışan az sayıda oyuncumuz var. Her şeye rağmen bence Türk tenisi gelecek vadediyor. İşte bunun için ekibimizle birlikte böyle bir yola çıktık. Hayallerimiz vardı, inşallah adaylık süreciyle beraber bu hayalleri birer birer hedeflere çevirmeye ve çalışmaya başladık. Türkiye bugün spora her alanda ciddi destek veren bir yönetim anlayışına sahip. Biz yönetime gelirsek, gelecek vadeden Türk tenisine ciddi bir ivme kazandıracağız. Kurumsal ve güncellenen başarıya odaklı bir sistem kuracağız.
Yönetimsel olarak ise; Türk tenis camiasının nabzını tutmaya çalışıyoruz. Genel kanı; yönetimsel faaliyetlerin ticari bir yapı içerisinde turnuva organizasyonlarının yapılmasına yönelik bir sistem ile yönetildiği yönünde. İlerleyen günlerde neden değişikliklere ve yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğunu neden/sonuç ilişkileri ile açıklayacağız.
KULÜPLERE VERGİ, KİRA VE ARAZİ
KONULARINDA YARDIM EDECEĞİZ
– Başkanlığa aday olma fikri nasıl oluştu, sizi aday olmaya teşvik eden unsurlar neler oldu?
– Başkanlığa aday olma konusunu çok sorguladım. Aday olmanın getireceği avantajlar olduğu gibi dezavantajları da çok. Dünya sporunda önemli bir konumda olan; maalesef ülkemizde istenilen ve hedeflenen yerde olamayan tenis sporu için çok çalışmak ve emek harcamak gerekiyor. Tenisin bir ekosistem gibi işlediği kanaatimdeyim; yani tek bir şeyi ya da birkaç şeyi değiştirerek ve/veya geliştirerek ilerlemek maalesef mümkün değil. Bilimsel olarak çalışıp köklü iyileştirmeler yapılması, her alanın iyileştirilmesi ve geliştirilmesi gerekiyor. Bu değişiklikleri ve gelişimleri, ekibimizle yapabilecek kadar olaylara vakıf olmamız, yine Türk tenisini geliştireceğimize olan inancımız, tenisimizin geleceğine dair hayallerimizin olması bizi aday olmaya teşvik etti.
Ama nasıl bir başkan olmak istediğimi kısaca aktarmam gerekirse;
– Devlet tarafından verilen bütçeleri doğru, eşit ve adil dağıtacağız. Kimseyi dışlamadan, herkesi süreçlere dahil etmek, önceliklerimiz arasında olacaktır. Önce çocuklarımıza destek vereceğiz, sonra başarı bekleyeceğiz.
– Kulüplerimizin devlet kurumları ile yaşadığı vergi, kira, arazi gibi sorunlarda onlara yardımcı olacağız. Ayrıca her kulübe aynı mesafede olacağız.
– Türk tenisinin gelişmesine odaklı sporcu ve kulüp dostu bir yönetim anlayışını benimseyip, tüm süreçlerde şeffaflık sağlayacağız. Şeffaflık ve hesap verilebilirlik temel ilkemiz olacak.
– Her daim sporcularımızın yanında olacağız. Yalnızca başarılı oldukları dönemlerde değil; desteğe ihtiyaç duydukları her durumda, her alanda ve her zaman yanlarında olacağız.
– Koltuktan güç alan birisi olmaktan ziyade; makama güç katan, geçmiş tecrübelerini ortaya koyan ve oturduğu koltuğa saygınlık katan bir yönetim anlayışı sergileyeceğiz.
– Ekibinizde kimler var ve bu ekibi oluştururken nelere dikkat ettiniz?
Ekibimizde Türk kamuoyunun yakından tanıdığı, alanında uzmanlığı toplumun geneli tarafından kabul görmüş, yöneticilerimiz ve destekçilerimiz olacak. Çalışmalara ve projeler üretmeye şimdiden başladık. Öncelikle ehliyet, liyakat temel modelimiz olacak. Ekibimizle yakın bir zamanda projelerimizi ve çözümlerimizi sunmak üzere sahada olacağız. Ekibimin içerisinde önemli iş adamları, bürokratlar, teknik adamlar, finans uzmanları var. Federasyon artık sporcuların ve velilerin daha çok muhatap bulduğu, onların kariyer planlamalarına yardımcı olan bir kurum haline gelecektir.
LİGİ TOPAL HALE GETİRDİLER
– Tenis liginin 8 yıl sonra tekrar düzenlenmiş olması hakkında düşünceleriniz nedir? Sizin bu konuda bir projeniz var mı? Bu yılki organizasyonu nasıl buldunuz?
– Neden 7-8 yıl boyunca Tenis ligi yapılmamıştır? Bunun cevabını birileri vermek zorundadır. On yıllardır düzenlenen bir ligi kimseye danışmadan bir günde kaldıranlar, ligi topal bir şekilde tekrar getirdiklerinde bu durumla övünmemelidirler. Tenis liglerini uluslararası boyutta inceleyen akademik bir ekibim var, çözüm önerilerimiz ve iyileştirme fikirlerimiz var. Ciddi analiz ve incelemeler yapıp, tenis lig düzenleme konusunu kurumsal ve dünya standartlarında kendini devamlı güncelleyecek yapıya kavuşturup, bu konuyu ileri dönemlerde sorun olmaktan çıkaracağız.
Bu yılki organizasyon için; ITF sıralamasında ve ülkemiz için iyi bir yol haritası olan sporcularımızdan ziyade, gelecek nesil oyuncuların bu turnuvada kulüplerini temsil etmesi daha iyi olurdu. Bunun için farklılık arz edecek adımlarımız olacak. Belirli kulüplerin ön planda olmasından ziyade her kulübün eşitliğini de sağlamaya çalışmış olacağız. Son olarak organizasyona ev sahipliği yapan ENKA’ya da tekrardan teşekkür ederiz.
– Tenis kulüplerinin içinde bulunduğu mevcut durum ve bu sorunların aşılması için ne gibi projeleriniz olacak?
– Biz kesinlikle bakanlığımızla ve diğer bakanlıklarla koordineli olarak çalışılması gerektiği kanaatindeyiz. Çünkü ekip arkadaşlarımızla beraber mevcut sorunların listesini yaptığımızda gördük ki; bu sorunların tamamına yakını ilgili bakanlıklarımız üzerinden çözülebilir. Örneğin arazi problemini ve tesis yenileme/kurma sorunu için bir model geliştirdik. Bu modeli de ilgili kurumlar üzerinden yapısal ve uygulamalı olarak teyit ettik. Türkiye son yıllarda birçok alanda olduğu gibi (özellikle tesisleşmede) sporda da atılım dönemini yaşıyor. Birçok farklı spor branşında ciddi başarılar elde edildi. Teniste de bu atılım ve yükselişleri daha ileri götürüp, proje ve hedeflerimizde yer alan faaliyetleri hayata geçirmemiz için Bakanlıkla koordineli çalışmamızın şart olduğunu düşünüyorum.
Delege sistemi tenis federasyonunu kitler vaziyette bir hâl aldı. Federasyon seçimleri delege sistemi yüzünden, şeçim olmaktan çıkıp bayrak devri haline gelmiştir. Şunu belirtmeliyim ki; Tenis Federasyonu’nda yapısal reformlar gerekiyor, bu anlamda en köklü değişimleri federasyon içinde yapısal reformlar yaparak başlatmak istiyoruz.
TURKCELL VE TEB NEDEN YOK?
– Spor sponsorluğu konusu çok büyük problem ve tenis de bunun en çok hissedildiği branşlardan biri, sponsorlukları arttırmak adına neler yapacaksınız?
– Size bu soruya şu soruyla karşılık vermek isterim. Neden yıllardır tenis sporuna sponsorluk yapan TURKCELL ve TEB gibi iki büyük önemli kuruluş sponsorluğunu sonlandırmıştır? Dünyada spora ve spor etkinliklerine gösterilen ilgi, sağlığa ve toplumsal ilişkilere değil aynı zamanda ekonomik, sosyal ve siyasal hayata yaptığı katkılardan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle birçok ülkede sporun ve spor etkinliklerinin gelişmesi için çaba harcanmakta, kanunlarda yapılan düzenlemeler ve vergi teşvikleri ile de bu çabalar desteklenmektedir.
Bizim tenis sponsorluğu konusunda ciddi girişimlerimiz olacak. Türk tenisini markalaştırırken diğer yandan sponsorluk yapacak markaları, hedefe taşıma noktasında önemli bir yere getireceğiz. Bunun için ilk hangi şirketlerle görüşeceğimiz, kısaca yol haritamız belirlidir. Tenis sponsorluğuna ciddi ve kalıcı çözümler bulacağımız kanaatindeyiz.
TENİSİ OKULLARA SOKACAĞIZ
– Tenis sporu, tüm dünyada olduğu gibi futbol ve basketbolun, hatta voleybolun da arkasında geliyor. Siz bu sporu daha yukarılara taşımak, farkındalığı arttırmak için neler yapacaksınız?
– Öncelikle tenisin tanıtılması ve anlatılması gerekiyor. Tenisi tanıtacak devlet-federasyon ortak projelerimiz olacak. Bunlar dünyada başarılı örneği olan projeler, bizde de başarılı proje ve tanıtımlarla bu algının yıkılacağı kanaatindeyim. Tenis dünyada 1 milyardan fazla taraftarı olan bir spor dalıdır.
Biz bir vizyon çizeceğiz… Milli Eğitim ve Gençlik Spor Bakanlığı’mızla, bu işin başında olan bürokratlarımızla sürekli irtibat ve istişare halindeyiz. Bizim tenisi her okula sokma gibi temel ve stratejik bir hedefimiz olacak, bu konu ile ilgili geçmiş ve mevcut yönetimin bazı olumlu girişimleri oldu, fakat yetersizliği sorunuzdan bile anlaşılıyor.
BİZDE BAŞARIYA GETİRECEK ENERJİ VAR
– Birkaç yıldır Türkiye’den dünya sıralamasında ilk 100’e, hatta ilk 150’ye girebilen bir tenisçi olmadı. Bunun sebepleri sizce nedir? Bu hedef doğrultusunda planlarınız nedir?
Bu konu hakkında öncelikle üzüntülerimi dile getirmek istiyorum. Yıllardır her final maçında bizden biri ne zaman kortta olacak diye hayal kurarım. Bu hayaller hedeflere döndüğünde başkanlığa aday olma kararı aldım. Bu konuda veri ve durum analizlerini bitirmek üzereyiz. Bir sonraki aşamada sizlerle ve Türk tenis camiasıyla aşamalı ve devamlı olarak ilk 50, ilk 20, ilk 10’da nasıl sporcularımız olacak, bunları konuşacağız. Projelerimiz var ve bu projelerimizin gerek bilimsel ve teknik olarak gerekse de antrenörlük faaliyetleri anlamında alt yapısı var. Başarılı olacağız, buna inancımız tam; ama çok çalışmamız gerekiyor. Bizde de bu enerji var.
– Tenisi Türkiye’nin dört bir yanına taşıyacağınız projeleriniz var mı?
– Öncelikle tenisin tanıtılması ve anlatılması gerekiyor. Biz bunu başaracağız. Bununla ilgili altyapısı hazır projemiz var. Ekonomik açıdan zor durumda dahi olsa; çocuklarımıza, gençlerimize, sporcularımıza fırsat verildiğinde ve yetenekleri ölçüsünde desteklendiğinde sporda mucizelere imza attıklarını görüyoruz. Dünya Paralimpik Yüzme Şampiyonası’nda dünya İkincisi olan Sümeyye Boyacı ile imkânsızlıklar içinde antrenörsüz çalışan ve görme engelli annesinin bakımını da omuzlarında taşıyan İlke Özyüksel’in modern pentatlonda 7 dünya rekoru kırması çok anlamlı. Biz bu örneklerin teniste de gerçekleşeceğine inandık ve bu inanç ve hedeflerle yola çıktık. Sayın Cumhurbaşkanımız her şeyden önce gençlere ve sporculara güveniyor, biz de güveniyoruz.
– Türkiye’de uluslararası turnuva sayısını arttırma gibi bir misyonunuz olacak mı?
– Kesinlikle olacak, bu konuyla ilgili kendisi de bir sporcu ve spor destekçisi olan Dış İşleri Bakanı’mız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmeyi planladık. Konu ile ilgili projelerimizi sunup, görüş öneri ve düzeltmelerini alacağız. Biz uluslararası turnuva olayına çok boyutlu olarak, bir diplomasi kanalı olarak bakıyoruz. Ayrıca konunun stratejik öneme de sahip olduğunun farkındayız, gerekli adımları atıyoruz. Ekibimizde de bu konuda bize destek olacak network anlamında çok güçlü isimler var.
BİRER KELİME İLE…
En beğendiğiniz kadın tenisçi?
– Serena Williams
En beğendiğiniz erkek tenisçi?
– Novak Djokovic
– Umut veren Türk erkek tenisçi?
– Atakan Karahan
– Umut veren Türk kadın tenisçi?
– Melisa Ercan
– Favori Grand Slam’iniz?
– Roland Garros
Tek kelime ile tenis…
– Strateji