Takvimler 30 Nisan 1993’ü gösteriyordu. Dünya 1 numarası Monica Seles’in asla hatırlamak istemeyeceği olay, tenis tarihinin kara bir lekesi olarak akıllardan hiçbir zaman silinmeyecek.
O tarihe kadar katıldığı son 11 Grand Slam’in 8’ini kazanan Seles sadece 19 yaşındaydı. Üstelik Steffi Graf ile karşılaştığı 4 Grand Slam Finali’nin 3’ünden (1990 ve 1992 Roland Garros, 1993 Avustralya Açık) zaferle ayrılmış, 1992 Wimbledon’da kaybetmişti.
O dönemde Seles’i izleyenler oyununa büyük hayranlık duyuyor, tenisin yeni kraliçesi olacağını düşünüyordu. 19 yaşında ve 8’i Grand Slam olmak üzere toplamda 32 WTA şampiyonluğu… İnsan bu satırları yazarken bile ne kadar büyük ve bir o kadar şanssız bir oyuncu olduğunu tekrar anlıyor.
Döneminde en fazla kıyaslandığı Steffi Graf ile o tarihe kadar oynadığı 10 maçın 6’sını kazanmıştı. Alman efsanenin hükümdarlığını ciddi şekilde tehdit ediyor ve onunla oynadığı maçların kalitesiyle, 70 ve 80’li yılların ‘dev’ oyuncuları Martina Navratilova – Chris Evert rekabetine nazire yapıyordu. Artık Graf – Seles rekabeti herkesin dilindeydi. Şüphesiz bu ikilinin sayısız düellosunu izlemek için herkes sabırsızlanıyordu.
Seles’in hızlı yükselişi herkesin dilindeyken, bir Graf hayranı tarihin en büyük rekabetlerinden birine sekte vurmaya kararlıydı. Gunter Parche adında bir Alman torna operatörü, Seles’in önlenemez yükselişini kendisine öyle bir dert edindi ki, çok sevdiği Graf’ın tekrar zirveye dönmesini görmek için elini kana buladı ve deyim yerindeyse bir çuval inciri berbat etti.
SELES BIÇAKLANDI
30 Nisan 1993 Cuma günü Monica Seles, Bulgar raket Magdalena Maleeva ile çeyrek final maçı yapmak üzere Almanya’nın Hamburg kentindeki Rothenbaum Tenis Kulübü’nde korta çıktı. İlk seti 6-4 kazandıktan sonra genç oyuncu ikinci sette de 4-3 öne geçti. Seles bankta otururken, Parche koridordan geldi, kısa bir süre onun arkasında durdu ve sonra iki eliyle onu kemik bıçağı ile bıçakladı. Seles ilk başta ne olduğunu anlayamadı ve kendisini yere bıraktı. Bağırdı, ağlamaya başladı ve sonra tur yetkilileri tarafından müdahale edildi. Parch kısa sürede iki görevli tarafından yakalandı.
Seles, omurga ve sol omuzu arasında ameliyat gerektiren yarım inçlik bir yaraya maruz kaldı. Saldırıdan önce öne doğru eğilmemiş olsaydı, Seles’in felç olabileceği yönünde iddialar yapıldı. Ameliyat olduktan sonra doktorlar 19 yaşındaki oyuncunun 1993 ABD Açık’ta tenise geri dönebileceğine inanıyorlardı.
Ne yazık ki, psikolojik travmalar, bıçağın açtığı yaradan çok daha derindi. Saldırının verdiği şokları çocuk yaşta yaşamasının anılarını her zaman hissetti. Gündüzleri endişe ve depresyon, geceleri ise sorunlu uyku düzeni ile uğraşmak zorundaydı. Parche ifadesinde; Seles’i öldürmek istemediğini, ancak Graf’in 1 numaralı sıralamayı tekrar kazanmasına izin verecek kadar uzun süre yaralamak istediğini söyledi. Bir yerde Parche amacına ulaşmıştı, çünkü Seles’in kortlara geri dönüşü iki yılı bulmuş ve onun için hiçbir şey eskisi gibi olmamıştı.
İKİNCİ DARBE OYUNCULARDAN GELDİ
WTA, derhal Roma’da toplanmış ve en iyi 25 WTA oyuncusunun görüşüne başvurmuştu. Toplantı, Monica Seles’in 1 numaralı sırasının dondurulmasının gerekip gerekmediğine karar vermek için yapıldı. 24 oyuncu aleyhte oy kullanınca Seles adeta ikinci kez bıçak darbesini yemiş oldu, bu defa tenisten…
Alman hükümeti Parche’a iki yıl ertelenmiş hapis cezası verdi ve Seles’i bıçaklayan adam bir gün bile hapiste yatmadan kurtuldu.
Ne bahtsız bir kariyerdi Seles’in ki… Steffi Graf onu Hamburg’daki hastanede ziyaret etse de, o günden sonra ikili çok az sayıda birbirleri ile iletişim kurdu. Steffi Graf sadece 5 hafta sonra tekrar dünya 1 numarası koltuğuna oturdu ve Seles’in olmadığı 10 Grand Slam’in 6 tanesini kazandı.
1996’da dokuzuncu ve sonuncu Grand Slam’ini kazansa da Seles asla eskisi gibi olamadı. Tek bir olayın gelecekteki sonuçları nasıl etkilediğini belirlemek asla kolay olmasa da, bu trajedi yaşanmasaydı tenis tarihi kesinlikle çok daha farklı yazılacaktı.
*: Bu yazı ilk olarak, Kort Dergi’nin Mayıs 2020 sayısında yayımlanmıştır.