14 Mayıs 2020 – 19:07 – Güncelleme: 17 Mayıs 2020 – 19:07
Dünyanın yaşadığı ilk pandemi değil elbet bu, son da olmayacak. Ancak son yıllarda özellikle kitlesel iletişim araçlarının ve sosyal medyanın aktif şekilde kullanımı ve küreselleşmenin de etkisiyle seyahat etmenin kolaylaşması bu yaşadığımız ortamı bize her detayı ve anlık halini yaşatır hale getirdi. Bu durum tüm çevrelerde etkisini gösterirken spor camiası da ilk defa bu kadar ciddi bir engelle karşılaştı ve tenis camiası olarak biz de bu durumdan nasibimizi alıyoruz.
Tenis ekosistemi içerisine baktığımızda her paydaş pandemiyi farklı şekilde yönetmek zorunda kalıyor. Oyuncular, aileler, antrenörler, kondisyonerler, psikologlar, beslenme uzmanları, okullar, medya, turnuvalar, etkinlikler, kulüpler, yöneticiler, federasyon, sponsorlar…
Bu ekosistem içerisinde her bir paydaşın yaşadığı fırsat ve tehdit başka. Bu kapsamda her bir paydaşı burada tartışmak çok zor ancak öncelikle odak noktası saymamız gereken oyuncularla başlamak istiyorum.
Altyapılardan profesyonellere kadar oyuncular da aslında kendi arasında ayrışıyor, ancak bugün ortak noktaları: ‘Herkes evde!’ Ayrıştıkları nokta: Profesyonellerin gelirleri sıfırlandı! Eğer sponsor gelirleri yoksa turnuva oynayamadıkları için para kazanamıyor, yani işlerine son verildi! Bu konu ile ilgili Patrick Mouratoglou geçenlerde çok güzel bir açıklama yayınladı, bulup okumanızı tavsiye ederim.
Uluslararası Tenis Federasyonu Kadınlar Komitesi üyeliğim sırasında bize verilen bilgilerden biri çok çarpıcıydı: İlk 350 içerisine girmediği sürece sporcu kendi gelir-giderini dengeleyemiyor. Bu ne yazık ki şu demek: Eğer hayatınızı tenisten kazanmak istiyorsanız ilk 350 içine girip orada kalmalısınız ve daha da ilerlemelisiniz. Bu çok mu kolay? Kadınlarda şu anda ilk 350’de Çağla, Pemra ve İpek Soylu var (Başak daha önceden girdi ve Berfu da çok yakın), erkeklerde Cem ve Altuğ ilk 350’de (Marsel de önceden girmişti). Bu oyuncularımızın başka gelirlerinin olmadığını varsayarak devam edersek, turnuvalara gitmedikleri için giderleri olmadığını düşünebiliriz, ancak özel antrenörleri ve kondisyoneri varsa, bir spor psikoloğu ile çalışıyorsa, beslenme uzmanından destek alıyorsa işte buyrun size maliyet kalemleri.
Özellikle evlere kapandığımız şu şartlarda fit kalabilmek için ayrı antrenman ve yaşam programı gerekirken, geliri olmayan oyuncuların stresi de iyiden iyiye artıyor. Bu giderlerden vazgeçmek ne kadar kolay? Peki ya antrenörler? Kulüp antrenörleri için daha büyük bir sınav var: Şu anda aktif olmadıkları için gelir yok! Sporcular aktif kalabilmek için her gün spor yapmaya devam ederken, antrenörler aktif kalabilmek için ne yapıyor? Her gün kendini fit tutabilmek için spor yapıyor olabilir, sporcuları ile görüşüyor olabilir, kendini geliştirmek için okuyor olabilir. Gelir var mı? Maalesef bir çoğunda azaldı veya ‘yok’ hale geldi…
Peki, profesyonel tenisteki bu sorunlar dışında genç ve küçük yaştaki tenisçilerimiz ne yapıyor? Evdeki imkânlarıyla sporu aktif tutmaya çalışırken antrenörleri ile canlı yayınlarda buluşanlardan tutun hiçbir şey yapmadan oturanlara kadar yelpaze geniş. Ailelerine bakınca bazısı umursamaz, bazısı kaybedilen zaman olarak görüp çocuklarının başında çorap örmeye devam ediyor. Yeterince hareket etmediklerinde, yeterince tenis seyretmediklerine kadar değişen farklı baskılarla küçüklerimizi bunaltmaya devam ediyorlar.
Peki doğru olan ne? Ne yapalım, baskı mı yapalım, yoksa çocuklarımızı bu süreçte bırakalım mı?
Bu süreçte ve sonrasında belki de en büyük iş, spor psikologları ve beslenme uzmanlarına düşüyor. Her ne kadar bu iki alan son yıllarda popüler hale gelse de batıda nerdeyse 50 yıldır üzerinde yoğun olarak çalışılan ve takımın bir parçası olarak görülen iki önemli paydaş. Neden fiziksel veya mental yaşadığımız sorunlarda vücudumuzu besleme yöntemlerimizi hiç sorgulamıyoruz?
Bir tenisçinin başarısında önemli rolleri olan bu ikili, özellikle şu anda eve kapalı kalan sporcularımız için vazgeçilmez olmalı. Ama öyle mi? Yine maliyet kalemi altına girecek olan bu iki alan, olmazsa olmaz haline geldiğinde başarılı bir adım atmamız kaçınılmaz olacak. Bu süreçten çıkıldığında mental olarak güçlü ve bedensel olarak da sağlıklı bireyler olarak tenisçilerimiz kaldıkları yerden devam edebileceklerdir.
Sağlıkla…