TENİSİN MEGA SARAYI
RÖPORTAJ: TOLGA YENİGÜN
Türk tenisinin gelecekte çok şeyler beklediği isimlerin başında olan Cengiz Aksu, Enka Spor oyuncusu. 21 yaşında ve 1.5 aydır antrenmanlarını Mega Saray Tenis Akademisi’nde yapıyor. Bir diğer yıldız adayı Gökberk Sarıtaş ise 17 yaşında. Eskişehir doğumlu. 9 yaşında tenise başladı ve kulübü, aynı zamanda antrenmanlarını yaptığı yer olan Mega Saray Tenis Akademisi.
Öncelikle akademideki ortam nasıl? Kimlerle çalışıyorsunuz?
Cengiz Aksu: Kısa süredir buradayım, ama tesislere hayran kalmamak elde değil. Yanılmıyorsam burada 20 toprak, 4’te sert kort var. Alaaddin Karagöz ve Erdinç Baykal Ağabey ile ilk kez çalışma fırsatı buldum. Ayrıca Rus eski tenisçi Kirill Dmitriev de antrenörlerimiz arasında. Fitness antrenörümüz, herkesin tanıdığı bir isim, Metin Durmuşoğlu. Fizyoterapistimiz ise Kemal Çınar. Kendilerini daha önce tanısam da, ilk kez onlarla çalışıyorum. O yüzden benim için ayrı bir tecrübe oluyor. Oyun karakterim hakkında onlardan birçok şey öğreneceğimi ve onlarla seviyemi daha yukarıya taşıyacağımı düşünüyorum.
Akademi ile otel arası 5 dakikalık uzaklıkta. O yüzden akademide sabah antrenman yapıp, öğlen maçımızı burada oynayabiliyoruz. Otelde her türlü ihtiyacımız karşılanıyor, çok rahatız. O yüzden yetkililere çok teşekkür ediyorum. Umarım biz de kortlarda başarılı olup, onları gururlandıracağız.
Gökberk Sarıtaş: Hem kulüp, hem de akademi olarak burada devam ediyorum. Otelde kalıyorum ve çok rahatım. Türkiye’nin en iyi antrenörleri ile beraber çalışıyorum. Partner anlamında da yabancı oyuncularla da beraber antrenman yapabiliyorum. Çünkü buraya Future turnuvalar için gelenler de var. 15K ve 25K’lık turnuvalar fazlasıyla düzenleniyor. Alaaddin Karagöz Hoca baş antrenörümüz. Kendisi, özellikle bana vole konusunda çok yardımcı oluyor. Erdinç Baykal Hocamız ise forehand ve backhand kanadında bana çok şeyler öğretiyor. Krill Hoca topa spin’li vurma konusunda tecrübelerini aktarıyor.
Günlük programında neler var? Akademide en çok hangi konularda çalışıyorsun?
C.A: Benim oynadığım turnuvaların çoğu toprak kortta oynanıyor. Dolayısıyla bu şartlarda, toprak zeminde antrenmanlar yapıyorum. Mesela bu zeminde en önemli şeylerden biri, topa spin’li vurmak. Drop-shot, slice ve vole de çok önemli. Akademide özellikle bu konulara çok önem gösteriyorlar.
Herkes toplara güzel ve güçlü vurabiliyor. Maçları kazanmak için mental olarak sağlam kalmak ve vuruş çeşitliliği ile fark yaratmak şart. Akademide servis ve return konusuna da fazlasıyla önem veriliyor. Erkek tenisinde servis her zamankinden daha kıymetli. Bu yönde servis üzerine ayrı bir eğitim alıyoruz. Akademideki antrenmanlardan çok memnunum.
– Bu sene neler yapabileceğini düşünüyorsun? Hedeflerin neler?
C.A: Geçen yılı çok hatırlamak istemiyorum. Sakatlıklarım sebebiyle sadece 9 tane profesyonel turnuva oynayabildim. Bu durum beni mental açıdan yıprattı. Yine de ilk 1000’e girdim. Temmuzun sonuna kadar korumam gereken puan yok. Dolayısıyla o tarihe kadar oynayacağım turnuvalarda alacağım puanlarla sıralama anlamında daha yukarılara tırmanacağım. Sene sonunda ilk 500’e girebileceğimi düşünüyorum.
Farklı bir ortam ve farklı hocalarla, yeni antrenman programıyla neler yapabileceğimi görmek istiyorum. Bunun için de çok heyecanlıyım. Uzun vadede ise ilk 100’e girip, Grand Slam oynamak istiyorum. Davis Kupası’nda, Milli Takımım adına kritik galibiyetler almak da hedeflerim arasında.
– En çok hangi konularda çalışman gerektiğine inanıyorsun?
G.S: Öncelikle all-court oyuncusu olarak kendimi ispatladığımı düşünüyorum. Her kortta oynayabiliyorum. Oyun çeşitliliğim fazla diyebilirim. Kendimi eleştirmem gerekirse, esneklik konusunda biraz zayıfım. Bu konuda daha fazla çalışıp, esnekliğimi geliştirmem gerekiyor. Bu, pozitif anlamda zaten oyunuma etki edecektir. Kuvvet anlamında da biraz zayıfım. Zamanla daha da oturacaktır fiziğim. Bazen maç içerisinde mental anlamda çöküşler yaşayabiliyorum.
– Türk tenisinin gelişimi hakkında neler söylersin?
C.A: Cem (İlkel) ve Altuğ (Çelikbilek) Abi sürekli Challenger turnuvaları oynuyor. Ben de o seviyeye en kısa zamanda gelip seviye atlamak istiyorum. Orada çok maç oynayıp pişmek ve Grand Slam’leri zorlama aşamasına gelmeyi arzuluyorum. Açıkçası Challenger turnuvaları ile ATP250’lik turnuvalarda belirgin bir fark yok. Yanılmıyorsam 500’lük Rio Açık’ta bile düzenli Challenger oynayan isimler yarı final oynadı.
Nüfusumuzu göz önünde bulundurursak, ülke olarak teniste daha iyi yerlerde olmalıyız. Bu kalabalıklık, illa iyi tenisçiler çıkartacağınız anlamına gelmez; ama oyunculara daha fazla sponsor ve daha fazla (medya vb.) destek sağlanırsa, daha iyi yerlere geleceğimiz aşikar. Cem ve Altuğ Abi’nin açtığı yolda Ergi Kırkın, ben, Sarp Ağabigün, Yankı Erel, Koray Kırcı ve Naci Türker gibi isimler de geliyor. Türk tenisi adına en önemli eksikliğimiz mental açıdan nispeten yetersiz kalmamız. Bunu da çok çalışma ve maç yapma sıklığımız ile atlatacağımızı düşünüyorum.
– Örnek aldığın oyuncular kimler? Gelecekte neler hedefliyorsun?
G.S: Novak Djokovic’in oyun tarzını, esnekliğini ve mental gücünü çok takdir ediyorum ve onu örnek alıyorum. Önümüzdeki 10 yıl içinde ilk 100’de sürekli kalıp, Grand Slam kazanmak istiyorum. Şu anda puanım olmadığı için sıralamam da yok. Şubat ayının son haftası çiftler maçında ilk puanımı alacaktım, ama ucundan kaçırdım. Tie-break’te 10-6 ile kaybettik. Gelecekte Davis Kupası’nda ve slam’lerde oynamayı çok istiyorum. Hayatımın kalanını sadece tenis odaklı yaşamak istiyorum.
CENGİZ AKSU – KISA KISA…
– En beğendiğin kadın tenisçi?
– Serena Williams
– En beğendiğin erkek tenisçi?
– Roger Federer
– Umut vadeden tenisçi?
– Atakan Karahan
– Favori Grand Slam’in?
– Avustralya Açık
GÖKBERK SARITAŞ – KISA KISA…
– En beğendiği kadın tenisçi?
– Serena Williams
– En beğendiği erkek tenisçi?
– Novak Djokovic
– Umut vadeden tenisçi?
– Mustafa Can Güneş ve ben
– Favori Grand Slam’in
– Avustralya Açık
*: Bu röportaj, Kort Dergi 26’ncı sayısında yayımlanmıştır.
