RÖPORTAJ: SERDAR SÖZKESEN
22 yaşındaki İpek Öz, zorlu süreçte Çağla Büyükakçay’ın her zaman yanında olup destek verdiğini, sürekli gelişime açık olduğunu, Mert Ertunga ile olan yeni ekibini ve HEAD markası ile nasıl tanıştığına kadar birçok önemli konuyu dergimize aktardı.
Serdar Sözkesen: Yakın zamanda babanı kaybettin. Öncelikle başın sağ olsun diyerek başlamak istiyorum. Bu acı durumun üzerine kısa zamanda tenis kariyerinde de pozitif gelişmeler oldu. O süreci anlatır mısın?
İpek Öz: Tahmin edeceğiniz üzere çok zor, yıpratıcı ve duygusal bir dönemdi. Çok fazla bu olayı dışa vurmak istemedim ve içimde yaşadım. Kendime “babam ne isterdi?” diye sordum ve bunun cevabının antrenmanlara ve turnuvalara en kısa sürede başlamak olduğunu fark ettim ve öyle de yaptım. Vefatından 1 hafta sonra, sadece 2 gün antrenman yaparak İsviçre’deki 60.000$’lık turnuvaya gittim. Asıl amacım kafa dağıtmaktı ama eleme son tur maçımdan sonra bunun pek mümkün olmadığını gördüm. Ana tabloya şanslı kaybeden olarak çıktığımda o haftanın farklı olacağını anladım ve kendime sürekli “onun için oyna” dedim. Hâlâ da bunu kendime söylemeye devam ediyorum. Sanırım şu anki başarımın sırrı bu. Her puanı onun için oynamak.
Bu süreçte yanımda olan, desteğini gösteren herkese minnettarım. Aileme ve tüm arkadaşlarıma. Özellikle de Çağla Abla’ya. Haberi aldığı saniyeden itibaren fiziksel olarak yanımda olamasa da sürekli bir şekilde yanımda olmaya çalıştı. Can Abi’nin vefatından dolayı beni en iyi anlayan kişi oydu sanırım. Çok yakın olduğun kişiyi kaybedip aynı zamanda tenis oynamaya çalışmak çok farklı bir olay. O dönem bana çok yardımcı oldu ve yol gösterdi. Bir kez daha kendisine teşekkür ederim.
S.S.: 4 tane ilk 200 galibiyeti aldığın 2021 yılı senin için nasıl geçti? Arzuladığın yere geldiğini düşünüyor musun?
İ.Ö.: Benim için 2021, ders niteliğinde geçti. Oynadığım tenisten başka bir şey düşünmeyip sadece zevk almaya odaklandığımda neler yapabileceğimi öğreniyorum. Başıma gelen en kötü olayda bile nasıl bir sonraki puana odaklanabilirim onu öğreniyorum. Duygusallığımı kontrol etmeyi öğreniyorum. Çevremde benim iyiliğimi isteyen insanları dinlemeyi öğreniyorum. İyisiyle ve kötüsüyle hayatımı, kendimi kabul edip, nasıl mutlu olacağımı öğreniyorum ve bu durum beni daha da olgunlaştırıyor. Arzuladığım yer diye de bir şey yok aslında. Ben hep arzuladığım yerdeyim. Gelişmenin keyfini çıkarıyorum ki bundan büyük bir arzum yok. Çünkü zaten geliştikçe daha iyi bir tenisçi olacağım. Buna hiç şüphem yok.
S.S.: Favori zemininin toprak olduğunu biliyoruz. Doğal olarak da sürekli toprak zemindeki turnuvalara katılıyorsun. Senin oyun karakterine bağlı olarak, toprak zeminin sana kattığı avantajlar neler?
İ.Ö.: Toprak zeminde kendimi çok rahat hissediyorum. Sanki orada tüm silahlarımı kullanabiliyormuşum gibi hissediyorum. Tabii sert zeminde de oynamayı seviyorum. Sadece toprak zeminin bana verdiği haz çok farklı. Resmen orada evimde gibiyim.
S.S.: Yunus Emre, “Kader çabaya aşıktır. Şans da hazır olana güler” der ve senin de bu konuda gösterdiğin çaba ile 294 numaraya kadar yükselerek kariyer dereceni elde ettiğini görüyoruz. Çok çalışmalarının karşılığını aldığını düşünüyor musun?
İ.Ö.: Evet, kesinlikle düşünüyorum. Beni bilen bilir, zaten senelerdir büyük bir çaba içerisindeyim. Bunun için çok çalıştım ve inancımı hiç kaybetmedim. Daha önümde uzun bir yol var. Hâlâ çok bir şeyler başarmış değilim ama sanırım kader çabama aşık olmuş (gülerek) ve aşık olmaya da devam eder umarım.
S.S.: Peki neyi iyi yaptın ya da neyi değiştirdin de ilk 300’e girdin?
İ.Ö.: 2020 senesinde bir şeye karar verdim. O da sevdiğim sporu mutlu olduğum bir yerde yapmaktı. O yüzden antrenmanlarımı kulübüm olan Enka’da yapmaya karar verdim. Bora Gerçeker ve diğer antrenörlerin bana olan yaklaşımı ve inancı beni çok mutlu etmişti. Her şey benim için daha da güzelleşmeye başlamıştı. Bu işteki mutluluğun önemini o zaman anladım. Daha sonra Mayıs 2021’de yollarımız Mert Ertunga ile kesişti. O gün bugündür antrenörlüğümü yapıyor. Birinin sürekli yanında olması teniste çok önemli. Mert Abi ile yakaladığımız iletişim ve uyum, sonuçlara da yansıdı zaten. Bu birliktelik kartları yeniden dağıttı diyebilirim. Beraber çok şey öğreniyoruz ve daha güzel işler başaracağımıza eminim.
S.S.: Bundan sonraki hedeflerin neler? 2022’de Grand Slam elemesi oynama zamanın gelmedi mi?
İ.Ö.: Hedefim her zaman oyunuma konsantre olmak. Eğer tenisime odaklanıp, bu süreçten zevk alırsam sonuçlar zaten gelecek. O yüzden kendime hiç sayısal hedefler koymuyorum. Grand Slam oynamak her tenisçinin hayalidir. Umarım gelişimimi sürdürürüm ve Grand Slam’lere katılmaya hak kazanırım.
S.S.: 18 yaşında Grand Slam kazanan Emma Raducanu ve 19 yaşında Grand Slam Finali oynayan Leylah Fernandez’in elde ettiği başarılar hakkında neler söylemek istersin?
İ.Ö.: Müthiş bir olay… Baskıyı inanılmaz yönettiler. Söyleyecek çok bir şey yok aslında. Bence en güzel kısım maç sonrası konuşmalarıydı. Keyif aldıkları o kadar belliydi ki bir kez daha mutlu olmuştum onlar için. Nihayetinde bu bir spor ve her gün farklı biri kazanıyor. O anda kalıp zevkini çıkarmaları çok şekerdi. Umarım bundan sonra da böyle devam ederler.
S.S.: Tenisçi psikolojisinin ve mental sağlığın son zamanlarda ne kadar önem kazandığını gördük. Özellikle Naomi Osaka’nın yaşadıklarını da düşündüğümüzde bu konuya bakış açını öğrenebilir miyiz?
İ.Ö.: Ben Osaka’ya hak veriyorum. Çünkü bazen bizim de insan olduğumuz unutuluyormuş gibi geliyor bana. Bazen herkesin biraz zamana ihtiyacı olabiliyor. Osaka’nın da bu zamanı güzel değerlendirip, daha aç bir şekilde döneceğine eminim. Bence tenisin ona ihtiyacı var. Güzel bir rol model kendisi.
S.S.: Türkiye’deki tenis seviyesini nerede görüyorsun ve yeni jenerasyona olan bakış açın nasıl?
İ.Ö.: Yeni jenerasyondan çok güzel sinyaller aldığım birkaç oyuncu var. Çok kişiyi tanımıyorum maalesef ama antrenörlerimden duyduğum kadarıyla güzel bir nesil geliyormuş. Umarım güzel destekler bulurlar ve yollarına devam ederler. Hepsine bu yolda bol şans diliyorum.
S.S.: 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nda düzenlenen Haliç’teki gösteri maçında özellikle Atatürk fotoğrafının önündeki fotoğrafın çok beğenildi. O gün neler yaşadın?
İ.Ö.: Çok güzel ve unutulmaz bir etkinlikti. Hepimiz orada olmaktan çok keyif aldık. Haliç’te tenis oynadık ve daha ötesi yok sanırım (gülerek) Fotoğrafı ilk gördüğüm an şoka girdim. O kadar hoşuma gitti ki size anlatamam. Hatta biraz da duygulandım. O fotoğrafı kim çekti bilmiyorum ama ellerine sağlık. Buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Kariyerimin en güzel fotoğrafı.
S.S.: Bu yıl seni Cumhuriyet Kızları Turnuvası’nda seyredemedik…
İ.Ö.: Evet, maalesef. Bu sene turnuva programım biraz farklı. Her sene oynamaktan keyif aldığım Cumhuriyet Kızları Turnuvası’nı bu sene pas geçmek durumunda kaldım. Bildiğiniz üzere toprak kortta oynamaktan daha çok keyif alıyorum. Bu yüzden ABD’de 3 hafta toprak zeminde 25.000$’lık turnuva oynamaya karar verdik.
S.S.: Head ile ne zaman tanıştın? Ürün olarak neler kullanıyorsun?
İ.Ö.: Head ile Nisan 2019’da WTA – İstanbul Turnuvası’ndayken tanıştım. Hakan Abi (Turnaoğlu) bana gelip “Head seni istiyor” dedi. Biraz şaşırdım tabii. Sonra açıkladı durumu ve yaklaşımı çok hoşuma gitmişti. Head markasının çok iyi olduğunu zaten biliyordum, teklif de güzel olunca fırsatı kaçırmak istemedim.
S.S.: Head raketlerinin diğer raketlerden farkı nedir?
İ.Ö.: Yarattığı eforsuz güç çok hoşuma gitmişti. Raketi elime aldığım an “işte bu!” dediğimi hatırlıyorum. Resmen senelerdir o raketi arıyormuşum gibiydi. Bir anda bağ oluşmuştu aramızda… Hoşuma giden bir başka şey ise markanın sporcuya verdiği önem. Çok ilgililer ve nerede olursam olayım bana yardımcı olmaya çalışıyorlar. Bence bu çok değerli.
*: Bu röportaj ilk olarak Kort Dergisi’nin 36’ncı sayısında (Kasım 2021) yayımlanmıştır. Kort Dergisi’ni Turkcell Dergilik ve Türk Telekom e-dergi uygulamaları üzerinden de indirebilir; cep telefonu, tablet ve bilgisayarlarınızdan her an okuyabilirsiniz…